Yağma (Gasp) Suçunda Delil Değerlendirme Ölçütleri
- gurlekhukuk
- 10 Ağu
- 6 dakikada okunur
Yağma Suçunun Unsurları (TCK m.148-150): Yağma (gasp), hırsızlık ile tehdidin veya cebrin birleştiği bir suç tipidir. TCK md.148’e göre yağma suçu, bir kişinin kendisinin veya yakınının hayatına, vücut ya da cinsel dokunulmazlığına yönelik saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit edilerek veya cebir kullanılarak, o kişinin malını teslim etmeye veya alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakılması ile oluşur.
Basit yağmada ceza 6 yıldan 10 yıla kadar hapistir. Burada fail şiddet veya tehdit ile mağdurun iradesini kırıp malını almaktadır. Mağdurun rızası tehdit altında alındığı için geçersizdir. Yağmanın cebir unsuru, mağduru fiziki güçle etkisiz kılmayı (örneğin döverek veya bağlayarak malını almak), tehdit unsuru ise mağduru korkutarak zorlamayı (örneğin silah gösterip “paranı ver yoksa vururum” demek) ifade eder.
Kanun, silahlı, birden fazla kişiyle birlikte, yol keserek veya konuta işyeri eklentisine girerek, beden veya ruh bakımından savunmasız kişiye karşı, suç örgütü adına yağma gibi halleri nitelikli yağma (TCK 149) saymış ve cezasını 10 yıldan 15 yıla çıkarmıştır. Ayrıca yağma sırasında kasten yaralama da gerçekleşirse ayrıca ceza verilir (m.149/2). Yağma suçunda, failin amacı hırsızlıkla aynıdır (mal elde etmek) ancak yöntemi çok daha vahimdir; cebir/tehdit toplumda ciddi tehlike yaratır. Suç, mağdurun iradesini baskı altına alan yöntemle işlendiği için mağdur çoğu kez failin dediklerini yapar, olay sonrasında şikâyetçi olur. Yağma şikayete tabi değildir, kolluk olayı öğrenir öğrenmez re’sen soruşturma yürür (zaten genelde mağdur veya tanık ihbarıyla ortaya çıkar).
Delillerin Toplanması ve Mağdur Beyanının Önemi: Yağma suçunda en önemli delillerden biri mağdurun beyanıdır. Olay genellikle mağdur ile fail arasında cereyan ettiğinden, mağdurun ifadesi failin teşhisinde ve suçun ispatında merkezi önemdedir. Yargılama aşamasında mağdurun tutarlı, ayrıntılı ve inandırıcı beyanı çoğu zaman mahkûmiyete yeterli görülmektedir; ancak elbette destekleyici deliller aramak esastır. Mağdur, fail hakkında detay verebiliyorsa (örneğin eşkal, konuşma biçimi, kullandığı silah vb.) soruşturma buna göre şekillenir. Olay yeri ve çevresindeki deliller toplanır: Örneğin çevrede güvenlik kamerası varsa kayıtları istenir; iz, eser, parmak izi, DNA gibi maddi deliller araştırılır. Mağdurun üstünde saldırı sonucu oluşan yaralar doktor raporuyla belgelenir ki bu, cebir kullanıldığının göstergesidir. Mağdurun yağma sırasında faille diyaloğu varsa, söylediği sözler tehdidin içeriğini kanıtlar. Çoğu zaman yağma suçlarında tanık beyanı pek bulunmaz, çünkü eylem genelde tenha yerde yapılır. Ancak bazen olaya tanık olan üçüncü kişiler (örneğin işyeri baskınında diğer müşteriler) olabilir; bunların ifadeleri de kritiktir.
Mağdur beyanının doğruluğu özellikle failin inkâr ettiği durumlarda dikkatlice değerlendirilir. Mağdur beyanı tek başına kalıyorsa mahkeme, beyanın istikrarlı olup olmadığına, fail ile mağdur arasında bir husumet bulunup bulunmadığına bakar. Yargıtay, mağdur ifadesindeki çelişkiler veya olağan hayat akışına aykırı durumlar varsa sadece mağdur anlatımıyla hüküm kurulmasına sıcak bakmamaktadır. Öte yandan, mağdur beyanı baştan sona tutarlı, ayrıntılarla desteklenen, failin kimliğini kesin ortaya koyan nitelikteyse tek başına bile mahkumiyete yeterli kabul edilebilmektedir. Özellikle tanığın bulunmadığı sokak gaspı vakalarında mağdurun samimi ve değişmez beyanı belirleyici oluyor. Örneğin: Yargıtay bir kararında, gece vakti gasp edilen mağdurun olayı hemen polise bildirmesi, ilk ifadeden itibaren failin yüzünü görüp teşhis ettiğini söylemesi ve teşhis tutanağıyla bunu doğrulaması karşısında, mağdur beyanının güvenilir sayılıp sanık hakkında mahkûmiyet verilmesini yerinde bulmuştur.
Kamera Kayıtlarının Hukuka Uygun Elde Edilmesi: Teknoloji çağında güvenlik kameraları, MOBESE kayıtları gibi görüntüler yağma suçunun aydınlatılmasında büyük rol oynar. Ancak ceza muhakemesinde delillerin hukuka uygun elde edilmesi şarttır. Kamera kayıtları, eğer kamusal alanı veya mağdurun işyeri/evinin çevresini çeken kameralarsa genelde hukuka uygundur ve doğrudan delil sayılır. Özel bir mülke ait kamera kaydı, o mülk sahibinin rızası veya mahkeme kararıyla alınırsa sorun olmaz. Fakat örneğin failin konutunun içini gizlice kaydeden bir görüntü kural olarak hukuka aykırı delil olur, kullanılamaz. istisnası CMK m.140 kapsamında teknik araçlarla izleme yapılmasıdır. Yağma suçlarında polis, olay yeri çevresindeki bütün kameraları incelemeye çalışır; yüz görüntüsü, araç plakası, kaçış istikameti gibi veriler bu kayıtlardan çıkarılır.
Yargıtay, özellikle kimlik tespitinde kullanılan kamera kayıtlarının orijinal olması ve kesintisiz şekilde incelemeye sunulması gerektiğini belirtir. Montajlanmış, net olmayan veya kaynağı belirsiz görüntüler tek başına hükme esas alınmamalıdır. Kamera kaydının saat ve tarih bilgilerinin doğruluğu da teyit edilmelidir. Görüntülerdeki kişinin sanık olduğunun tespiti için bazen bilirkişi incelemesi yapılır (örneğin görüntü iyileştirme veya yüz karşılaştırması). Kamera kayıtları elde edilirken CMK’ya uygun şekilde tutanak altına alınması (hangi cihazdan, kim tarafından alındığı vb.) gerekir. Aksi halde savunma tarafından delil güvenilirliğine itiraz gelebilir. Son yıllarda sıkça, gasp olayından sonra failin kaçış güzergahındaki MOBESE kayıtlarının incelenip failin adım adım izlendiği ve sonunda kimliğinin belirlendiği görülmektedir. Bu tip deliller, sanığın inkarını çürüten güçlü delillerdir. Ancak unutulmamalıdır ki kayıtlar kesin delil olmayabilir; görüntü kalitesine göre karar makamının kanaatine yardımcı olur. Örneğin kask takan bir motosikletli gaspçıyı kamerada teşhis etmek zor olabilir; bu durumda diğer delillerle desteklemek gerekir.
Teşhis İşlemi ve Hukuka Uygunluk Şartları (CMK m.52-55): Mağdurun faili tanımadığı yağma vakalarında sıkça teşhis işlemi yapılır. Teşhis, mağdura (ya da tanığa) şüpheli ile birlikte benzer fiziki özellikte birkaç kişinin gösterilmesi ve kendisine suç failini içlerinden teşhis edip edemeyeceğinin sorulmasıdır. Ceza Muhakemesi Kanunu’nda teşhis, açıkça düzenlenmese de Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu Ek-6 maddesine göre yürütülür. Teşhis işleminin hukuka uygun yapılması çok önemlidir; aksi halde elde edilen teşhis tutanağı delil değeri taşımaz.
Usule uygun teşhis için şu hususlar sağlanır
(1) Teşhis yaptırma kararı Cumhuriyet savcısının talimatıyla olmalıdır; kolluk kendi başına teşhis yaptıramaz.
(2) Teşhis edilecek şüpheli, mümkünse gözaltına alınmış olmalıdır (soruşturma aşamasında yakalama/gözaltı yoksa teşhis yapılamaz denmektedir)
(3) Teşhis öncesi teşhiste bulunacak mağdurun ayrıntılı ifadesi alınarak failin eşkali hakkındaki beyanları tutanağa geçirilmelidir. Örneğin mağdur failin boyu, yaşı, saçı, giyimi, konuşma aksanı gibi özelliklerini daha önce söylemelidir ki teşhis sırasında sonradan uydurmadığı anlaşılsın.
(4) Teşhis sırasında şüpheli, kendisine fiziken benzeyen en az 3–4 “mukayese kişisi” ile birlikte mağdura gösterilir. Bu kişiler mümkün mertebe benzer boy-kilo, benzer giyim tarzı gibi özelliklere sahip olmalıdır. Aksi halde mağdurun direkt şüpheliyi seçmesi yönlendirilmiş olur.
(5) Teşhis ettirme işlemi tarafsız yapılmalı, mağdura “bak iyi düşün, şu numaradaki olabilir” gibi telkinlerde bulunulmamalıdır.
(6) Teşhis işlemi sırasında hazır bulunan görevliler ve mağdurun beyanı ayrıntılı tutanaklaştırılmalıdır. Teşhis ettirecek kişi çocuk veya psikolojik durumu bozuk bir mağdur ise yanında uzman bulundurulması CMK 236 gereği gerekebilir.
Hukuka aykırı teşhis örneğin, polisin mağdura sadece şüphelinin fotoğrafını gösterip “bu mu?” diye sormasıdır; böyle bir teşhis işlemi Yargıtayca geçersiz sayılmaktadır. Teşhis, çoğu zaman iddianamenin dayanak delillerinden biridir; mağdur önceden hiç görmediği sanığı duruşmada doğrudan tanıyacak durumda olmaz, ancak polis merkezinde yaptığı teşhis ile sanığı işaret etmiş olur. Bu nedenle usule uygun teşhis tutanağı mahkemede okunarak delil kabul edilir. Eğer teşhis işlemi usulsüzse, mahkeme mağduru duruşmada sanıkla yüzleştirip yeniden teşhis etmeye çalışabilir; bu da özel bir usule tabidir. Yargıtay, teşhis sırasında sanığın tek gösterilmesi veya belirgin farklarla diğer kişilerden ayrılması gibi hataları bozma nedeni yapmaktadır.
Yargıtay’ın Delil Değerlendirme Kriterleri: Yargıtay, yağma suçu yargılamalarında tüm delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurgular. Özellikle cezanın çok ağır olması nedeniyle, mahkumiyet için “şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil” standardının tam sağlanmasını ister. Mağdur beyanı, eğer sanığın mahkumiyetindeki tek dayanaksa, bunun çelişkisiz olması, başkaca bulgularla örtüşmesi aranır. Yargıtay kararlarında, mağdurun beyanı ile olay yeri tutanağı, doktor raporu gibi deliller arasında uyumsuzluk varsa mahkumiyet kararlarının bozulduğu görülür. Örneğin mağdur “bıçakla tehdit etti” demiş ama doktor raporunda herhangi bir kesik/sıyrık yoksa veya kamera kaydında failin elinde bıçak görünmüyorsa, bu tür çelişkiler giderilmeden ceza verilmesi Yargıtay’ca hatalı bulunabilir.
Kamera ve teşhis delilleri Yargıtay için oldukça değerli ipuçları sunar ancak bunların da usulüne uygunluğu incelenir. Örneğin teşhis tutanağında mağdura önceden sanığın fotoğrafı gösterildiği anlaşılırsa Yargıtay bu durumu delilin güvenilirliğini zedeleyen bir husus sayabilir.
Zorla senet imzalatma gibi yağmanın özel görünümünde (TCK 148/2) yine mağdur şikâyeti ve senet üzerinde inceleme delil olarak kullanılır; bu tip davalarda Yargıtay, senedin gerçekten borç ilişkisinden mi yoksa zorlamayla mı verildiğini araştırmak için tarafların geçmişine bakılmasını, tanık dinlenmesini istemektedir. Ayrıca ses kaydı gibi deliller bazen ortaya çıkar (örneğin mağdur tehdit anını telefonda kaydetmiş olabilir). Bu tür deliller hukuka uygun elde edilmişse mahkemece dikkate alınır.
Yargıtay yağma davalarında mahkemelerin karar gerekçelerinde her bir delili tartışmasını, hangisine neden itibar ettiğini veya etmediğini açıklamasını talep eder. Özellikle kimlik tespiti konusunda şüphe varsa sanık lehine yorumlanması gerektiği yönünde yerleşik içtihat vardır. Bir kararında Yargıtay, gece karanlığında gerçekleşen yağmada mağdurun sanığı sadece sesiyle teşhis ettiğini, başka delil olmadığını belirterek sırf bu teşhisle mahkumiyet kurulamayacağını belirtmiştir. Bu gibi ölçütler, suçun cezasının yüksek oluşu nedeniyle “bir masumu mahkum etme” riskini önlemeye yöneliktir. Öte yandan deliller kuvvetliyse de sanığın inkârına itibar edilmemesi, caydırıcılık için gereklidir. Yargıtay’ın genel yaklaşımı özetle: “Mağdurun samimi ve doğrulanmış beyanı, maddi deliller ve gerektiğinde uzman raporlarıyla desteklendiğinde mahkûmiyete yeter; ancak bundan yoksun salt iddia ile ceza verilmemelidir.” şeklindedir.
Bu yazı, hukuk bilimine katkı sağlamak maksadıyla kaleme alınmıştır.
Her somut olay, kendi özelinde ve koşulları çerçevesinde değerlendirilmelidir.
Bu yazı, herhangi bir kişi veya kuruma yönelik hukuki görüş teşkil etmemekte olup, sadece yüklendiği tarih itibarıyla yazarın mevzuata ve içtihata dair yorumunu göstermektedir. Yazar, okuyucuyla ilgili kendisine danışılmadığı sürece hiçbir sorumluluk kabul etmemektedir. Kanunlar, yönetmelikler ve uygulamalar zaman içerisinde değişir; çünkü hukuk ve muhakeme, insanlar yaşadıkça evrilmeye mahkumdur. Adil yargılanma ve kanunlara uygun bir muhakeme olduğu sürece, mevzuatın değişmesi sizleri endişelendirmesin.
Hukuki metinler, kanaatler ve yorumlar birer anlık fotoğraf gibidir; yalnızca çekildikleri zamanın gerçekliğini yansıtırlar. Bu nedenle, bu yazıda yer alan değerlendirmelerin ileride yürürlüğe girecek yeni düzenlemelerle geçerliliğini yitirmesi mümkündür.
Bu yazının içeriği, bir avukat-müvekkil ilişkisi doğurmaz ve yazıdan kaynaklı olarak doğabilecek herhangi bir zarardan dolayı sorumluluk kabul edilmez.
Mevzuat ve içtihat dışında, yazının tüm fikri hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeden alıntılanamaz; izinsiz şekilde kopyalanamaz veya herhangi bir mecra ya da platformda yayınlanamaz. Türkiye Barolar Birliği ile Adana Barosu’nun hakları saklıdır.
Hukukun ışığıyla yürümek isteyen herkese açık, samimi ve dürüst bir tartışma zemini sunmak dileğiyle…
Tüm hakları saklıdır, www.oguzgurlek.com
Yorumlar