Ortaklığın Giderilmesi Davaları (İzale-i Şüyu)
- gurlekhukuk
- 26 Tem
- 5 dakikada okunur
Ortaklığın giderilmesi davası, paylı veya elbirliği mülkiyete konu bir malın ortakları arasındaki mülkiyet ortaklığını sona erdirerek ferdi mülkiyete geçişi sağlayan dava türüdür. Uygulamada “izale-i şüyu” davası olarak da anılır. Özellikle mirasçılar arasında veya birden çok kişinin paydaş olduğu taşınmaz mallarda sıkça gündeme gelir. Paydaşlar malın paylaşımında anlaşamazsa, mahkeme yoluyla ortaklık giderilir. Bu davalarda Türk Medeni Kanunu’nun paylaşıma ilişkin hükümleri (TMK m.698 vd.) uygulanır ve usul kuralları çerçevesinde sulh hukuk mahkemesi tarafından çözüm sağlanır.
Önemli bir ayrım, ortak mülkiyetin elbirliği mülkiyeti mi yoksa paylı mülkiyet mi olduğudur. Elbirliği mülkiyetinde (iştirak hâlinde mülkiyet) ortakların belirli payları yoktur; malın tamamı üzerinde birlikte hak sahibidirler (TMK m.701). Genellikle miras ortaklığı bu şekildedir: Miras bırakanın malvarlığı, mirasçılar arasında taksim yapılana kadar elbirliğiyle, yani toplu (külli) mülkiyet şeklinde kalır. Hiçbir mirasçı tek başına miras malını satamaz, üzerinde tasarruf yapamaz; tüm mirasçılar birlikte hareket etmelidir. Paylı mülkiyette (müşterek mülkiyet) ise her ortağın belli bir pay oranı vardır (örn. %50-%50 veya biri 1/3, diğeri 2/3 gibi). Paydaş kendi payı üzerinde tasarruf edebilir (satabilir, rehnedebilir), fakat malın tamamı hakkında tek başına işlem yapamaz. Paylı mülkiyet, miras taksim edildiğinde veya baştan ortaklar arası sözleşmeyle oluşmuş olabilir.
Miras kalan bir mal başlangıçta elbirliği mülkiyetinde ise, ortaklığın giderilmesi davası açılmadan önce mirasçı, elbirliğinin paylıya dönüşümünü talep edebilir (TMK m.644). Sulh hukuk hakimi, mirasçılara çağrı yaparak itiraz olmazsa elbirliği mülkiyetini miras payları oranında paylı mülkiyete çevirir. Bu prosedür bazen uygulamada atlanır; izale-i şüyu davası açıldığında hakim zaten miras paylarını esas alarak paylaşım yapar. Esasen TMK m.644 bir kolaylık hükmüdür; mirasçı isterse önce payını netleştirir.
Ortaklığın giderilmesini her paydaş talep edebilir. Medeni Kanun m.698’e göre, bir paydaşın diğerine ortaklığı sürdürmeye zorlanması kural olarak mümkün değildir; herkes ortak malın paylaşılmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak kesin bir haktır ve diğer paydaşların rızasına tabi değildir. Yani bir kişi “ben ortak kalmak istemiyorum” diyorsa, diğerleri istemese de dava açıp ortaklığı bitirebilir. Kanun, paylı mülkiyette paydaşlara ortaklığın devamını en fazla 10 yıl sözleşme ile taahhüt edebilme imkânı verir. Eğer paydaşlar aralarında noterden bir anlaşma yapıp “şu taşınmazı 5 yıl ortak tutacağız, kimse satış isteyemez” şeklinde anlaşmışlarsa, o süre dolmadan dava açılamaz. Bu anlaşma resmi şekilde yapılmalı ve tapuya şerh edilmelidir. Aksi halde, kural olarak “ortaklığın devamı mecbur tutulamaz”. Yargıtay da pek çok kararında “her paydaş, her zaman ortaklığın giderilmesini istemekte serbesttir” ilkesini yinelemiştir.
Ortaklığın giderilmesi davasında paylaşma şekli iki türlü olabilir: Aynen taksim (malın fiziken bölüştürülmesi) veya satış yoluyla paylaşma. Mahkeme, önce malın fiilen bölünüp bölünemeyeceğine bakar (TMK m.699). Taşınmaz mallarda eğer arsa, arazi gibi bölünebilir durumdaysa ve paydaşlar arasında da uygun bölüşme yapılabiliyorsa, aynen taksime karar verilmesi esastır. Örneğin geniş bir tarlada üç mirasçı varsa, mümkünse üç eşit parçaya bölünmesi istenir. Bu durumda mahkeme, bilirkişi aracılığıyla bir bölünme projesi hazırlatır. Bölünme sonucu oluşacak parçaların değerleri pay oranlarına denk gelmeyebilir; bu durumda dengelenmesi için bazı paydaşların diğerine denkleştirme bedeli (ivaz) ödemesi kararlaştırılır. Eğer bölme teknik olarak mümkün değilse veya ciddi değer kaybına yol açacaksa, satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilir (TMK m.699). Konut niteliğinde bir ev, apartman dairesi gibi bölünemeyen mal da tabii ki satışa gider. Yine tarla, arsa çok küçükse veya şekli itibarıyla bölünemiyorsa satış tercih edilir.
Satış suretiyle ortaklığın giderilmesi demek, malın açık artırma yoluyla satılıp, elde edilen paranın pay sahiplerine hisseleri oranında dağıtılması demektir. Mahkeme, karar verdikten sonra satış işlemi icra müdürlüğü tarafından yapılır (genellikle açık artırma ihalesi ile). İhaleye paydaşlar da girebilir, dışarıdan üçüncü kişiler de. İhalenin sonunda en yüksek bedeli verene satış yapılır. Elde edilen gelir, pay sahiplerine payları oranında dağıtılır. Uygulamada en çok bu yöntemle ortaklık giderilir, çünkü miras kalan ev/araba vs. bölünemediğinden satılır. Bu noktada pratik bir sorun olarak ihale satışlarında genellikle malın gerçek değerinin altında alıcı bulması durumu vardır. Paydaşlar, taşınmazın değer tespitinin doğru yapılmasını talep etmelidir. Mahkeme genelde keşif ile bilirkişi raporuyla kıymet takdiri yaptırır. Ancak açık artırmada bazen piyasa değeri bulunamayabilir. Bu durum, paydaşlar için zarara yol açabilir: Mesela değeri 3 milyon TL olan bir arsa 2 milyon TL’ye satılabilir. Bu risk, izale-i şüyu davalarının bir handikapıdır.
Paydaşlar, eğer aralarında anlaşabiliyorlarsa mahkemeye gitmeden sulh ile paylaşım yoluna başvurmalıdır; çünkü satış hem masraflı hem kıymet düşürücü olabilir. Ne var ki çoğu zaman anlaşma mümkün olmadığı için dava açılır. Dava sırasında paydaşların anlaşması sağlanabilirse, mahkeme o anlaşmaya göre karar verebilir.
Uygulamada karşılaşılan sorunlar: Davanın açılması ile birlikte özellikle taşınmazı fiilen kullanan paydaş açısından durum zorlayıcı olabilir. Genelde ortak malı fiilen kullanan (örneğin miras kalan evde oturan bir mirasçı) varsa, diğerleri dava açınca o da çıkmak zorunda kalabilir veya mal satılırsa evini kaybeder. Bu nedenle o paydaş bazen davayı geciktirmeye çalışır. Kanunen, dava devam ederken ecrimisil (haksız işgal tazminatı) talebi, ayrı bir dava konusu olabilir; yani evde oturan paydaş diğerlerine kullanım bedeli öder. Eğer paydaşlar arasında sözlü anlaşma yoksa ve biri tek taraflı malı kullanıyorsa, diğerleri geçmiş 5 yıla kadar ecrimisil isteyebilir. Bu husus, genelde ortaklığın giderilmesi davasında değil, ayrıca açılan bir davada çözülür; ancak bazı mahkemeler bu talepleri izale-i şüyu davasıyla birleştirebiliyor. Yargıtay ise bunun ayrı görülmesi gerektiği görüşündedir.
Bir başka sorun, davada bekletici meseleler meselesidir. Ortaklığın giderilmesi istenen mal üzerinde pay sahipliğini etkileyebilecek başka davalar varsa, sulh hukuk mahkemesi asıl davayı bekletir. Örneğin tapu kaydında düzeltme davası veya önalım hakkı davası varsa bunların sonucu beklenmelidir. Özellikle miras işlerinde, mirasçılar arasında denkleştirme davası veya sağ kalan eşin aile konutu özgülenmesi davası açılmışsa, Yargıtay bu davalar sonuçlanana kadar ortaklığın giderilmesi davasının bekletilmesini gerekli görmüştür. Örneğin ölenin eşi, aile konutu olan evin kendisine mülkiyet olarak özgülenmesini talep ettiyse (TMK m.652), bu dava sonuçlanmadan evi paylaştırmak doğru olmayacağından izale-i şüyu bekletilir; hatta aile konutu davası izale-i şüyu davasında karşı dava olarak açıldıysa, sulh mahkemesi konunun değerine göre kendini görevsiz sayıp (aile konutu değeri Sulh’un sınırını aşıyorsa) o kısmı ayırmalıdır. Uygulamada sulh mahkemeleri bu tür durumlara dikkat etmek zorundadır; aksi halde kararlar Yargıtay’dan dönmektedir.
Görev ve Yetki Notu: Ortaklığın giderilmesi davaları, taşınır veya taşınmazın bulunduğu yerdeki sulh hukuk mahkemesinde açılır (HMK m.4). Taşınmazlarda mülkiyetin aynına ilişkin dava sayıldığı için yetkili mahkeme taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir (HMK m.12). Örneğin İstanbul’da bulunan bir arsanın ortaklığının giderilmesi davası, tüm paydaşlar farklı şehirde olsa bile İstanbul sulh hukuk mahkemesinde açılmalıdır.
Sonuç olarak, ortaklığın giderilmesi davası paydaşlar arasında malın paylaşımını sağlar ve çoğu zaman soruna kesin çözüm getirir. Davayı kazanan veya kaybeden taraf yoktur; burada mahkeme malı ya paylaştırır ya satar, geliri dağıtır. Davanın açılması tek bir paydaşın istemine bağlıdır ve bu hakka engel olunamaz. Bu nedenle, istemeyen paydaşlar dahi eğer ortaktan çıkmak istemiyorlarsa dahi, açılan davaya katlanmak durumundadır. Bir malın ortak kalması istisnai durumlar haricinde kimseye zorla yüklenemeyeceği için, izale-i şüyu davaları kamu düzenine dair görülür ve feragatten kısmen vazgeçme gibi durumlar haricinde düşmez. Yargıtay kararları, bu davaların mümkün olduğunca paylaşma şeklinde sonuçlandırılmasını, satışı en son çare olarak önerir. Ancak çoğu vakada fiilen satış yoluna gidilmektedir. Paydaşların, değer kaybı yaşamamak için mümkünse dava dışında anlaşması; olmuyorsa da ihalede malı kendilerinin alması (diğerlerini paylarını ödeyerek) sık görülen bir çözümdür. Böylece aile mirası bir mal dışarıya gitmemiş olur. Davanın sonuçlanmasıyla birlikte, ortaklık biter ve herkes payına düşen mal veya paranın tek sahibi haline gelir.
Bu yazı, hukuk bilimine katkı sağlamak maksadıyla kaleme alınmıştır.
Her somut olay, kendi özelinde ve koşulları çerçevesinde değerlendirilmelidir.
Bu yazı, herhangi bir kişi veya kuruma yönelik hukuki görüş teşkil etmemekte olup, sadece yüklendiği tarih itibarıyla yazarın mevzuata ve içtihata dair yorumunu göstermektedir. Yazar, okuyucuyla ilgili kendisine danışılmadığı sürece hiçbir sorumluluk kabul etmemektedir. Kanunlar, yönetmelikler ve uygulamalar zaman içerisinde değişir; çünkü hukuk ve muhakeme, insanlar yaşadıkça evrilmeye mahkumdur. Adil yargılanma ve kanunlara uygun bir muhakeme olduğu sürece, mevzuatın değişmesi sizleri endişelendirmesin.
Hukuki metinler, kanaatler ve yorumlar birer anlık fotoğraf gibidir; yalnızca çekildikleri zamanın gerçekliğini yansıtırlar. Bu nedenle, bu yazıda yer alan değerlendirmelerin ileride yürürlüğe girecek yeni düzenlemelerle geçerliliğini yitirmesi mümkündür.
Bu yazının içeriği, bir avukat-müvekkil ilişkisi doğurmaz ve yazıdan kaynaklı olarak doğabilecek herhangi bir zarardan dolayı sorumluluk kabul edilmez.
Mevzuat ve içtihat dışında, yazının tüm fikri hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeden alıntılanamaz; izinsiz şekilde kopyalanamaz veya herhangi bir mecra ya da platformda yayınlanamaz. Türkiye Barolar Birliği ile Adana Barosu’nun hakları saklıdır.
Hukukun ışığıyla yürümek isteyen herkese açık, samimi ve dürüst bir tartışma zemini sunmak dileğiyle…
Tüm hakları saklıdır, www.oguzgurlek.com
Yorumlar