top of page

İnfaz Hukuku: Koşullu Salıverilme ve Denetimli Serbestlik

  • gurlekhukuk
  • 28 Eyl
  • 7 dakikada okunur

İnfaz hukukunun ceza adaletindeki rolü nedir?

İnfaz hukuku, mahkemeler tarafından verilen cezaların nasıl yerine getirileceğini düzenleyen hukuk dalıdır. Ceza adalet sisteminde infazın rolü, hükümlünün topluma yeniden kazandırılması (rehabilitasyon) ile toplumu koruma ve caydırıcılık amaçlarını dengede tutmaktır. İnfaz hukuku, hapiste kalma süreleri, koşullu salıverilme (şartlı tahliye), denetimli serbestlik, iyi hal değerlendirmesi gibi konuları içerir. Bir kişi mahkemece hapis cezasına mahkum edildiğinde, aslında o cezanın ne kadarının cezaevinde geçirileceği, hangi şartlarda tahliye olunabileceği infaz hukuku kurallarına göre belirlenir. Örneğin infaz hukuku olmasaydı, herkes cezasının tamamını hapiste geçirmek zorunda kalırdı; oysa infaz hukukunun getirdiği koşullu salıverilme gibi mekanizmalar sayesinde bir kısım mahkumlar cezalarının belirli bir bölümünü dışarıda tamamlayabilir. Bu, cezanın bir yandan gerçekleştirilirken bir yandan da hükümlünün normal hayata kademeli geçişine imkan tanır. Ayrıca infaz hukuku, cezanın kişiselleştirilmesine de hizmet eder: İyi halli mahkum ödüllendirilir, kurallara uymayanın ise infaz avantajları kısıtlanır. Kısacası infaz hukuku, cezanın uygulanma aşamasında nasıl, ne kadar ve hangi şartlarla icra edileceğini belirleyerek ceza adaletinin son halkasını oluşturur. Bu yönüyle cezanın korkutucu yönü kadar eğitici ve topluma kazandırıcı yönünü de hayata geçirir.


Koşullu salıverilme (şartlı tahliye) nedir, şartları nelerdir? (İnfaz Kanunu m.107)

Koşullu salıverilme, hükümlünün cezasının belirli bir kısmını cezaevinde çektikten sonra, kalan kısmını deneme süresiyle dışarıda geçirmesine imkan tanıyan bir infaz kurumudur. Halk arasında “şartlı tahliye” diye bilinir. İnfaz Kanunu (5275 sayılı Kanun) m.107 koşullu salıverilmenin genel koşullarını belirtir. Temel kural olarak hükümlü, hapis cezasının belirli bir oranını cezaevinde çektikten sonra koşullu salıverilmeye hak kazanır. Bu oran, suçun türüne ve hükümlünün durumuna göre değişebilir. Örneğin 2020’de yapılan infaz düzenlemeleriyle, birçok suçta koşullu salıverilme için cezanın ½’sinin infazı yeterli hale gelmiştir (önceden ⅔ idi). Bazı ağır suçlarda (örneğin terör suçları, cinsel suçlar) hala ¾’ünü çekmek gerekir. Dolayısıyla örneğin 10 yıl ceza alan bir kişi, infaz yasasının müsaade ettiği oranda (örneğin yarıysa 5 yıl, ⅔ ise ~6 yıl 8 ay) cezaevinde kalınca koşullu salıverilme talep edebilir. İyi halli olma şartı da vardır: Cezaevi disiplinini ihlal etmeyen, rehabilitasyona açık davranan hükümlüler koşullu salıverilmeden yararlanabilir; sürekli disiplin cezası alan biri bu haktan faydalanamaz. Koşullu salıverilme kararı infaz hakimliği veya ilgili kurul tarafından verilir ve hükümlü, kalan cezasını dışarıda denetim altında geçirir. Denetim süresi içinde bir daha kasıtlı suç işlemezse cezası infaz edilmiş sayılır; eğer işlerse hem yeni suçun cezasını alır hem de kalan cezasını çekmek üzere geri döner. Özetle şartlı tahliye, cezanın belli bir kısmının cezaevinde infazından sonra topluma dönüş aşamasıdır; hükümlüye, kurallara uyarsa özgürlüğüne daha erken kavuşma şansı tanıyan, ancak şartlar ihlal edilirse cezanın kalanı çektiren bir sistemdir.


Koşullu salıverilme hangi sürelerde mümkün olur, örnekler nelerdir?

İnfaz hukukunda koşullu salıverilme süreleri suçun niteliğine ve hükümlünün daha önce sabıkalı olup olmamasına göre değişkenlik gösterir. Örneğin müebbet hapis cezalarında özel düzenlemeler vardır: Ağırlaştırılmış müebbet hapis almış biri 30 yılını (müebbet almış biri 24 yılını) doldurmadıkça koşullu salıverilmeden yararlanamaz. Süreli hapis cezalarında ise yukarıda bahsedildiği gibi çoğunlukla yarı süre infaz yeterlidir (ilk kez işlenen birçok suç için). Somut bir örnek verelim: Hükümlü 4 yıl hapis cezası aldı diyelim. İnfaz kanunu yarı infaz öngörüyorsa bu kişi 2 yıl cezaevinde kalır; sonra şartlı tahliye olabilir. Kalan 2 yılını dışarıda geçirecektir. Bir başka örnek: Hükümlü 9 yıl ceza aldı ve suç türü gereği ⅔ infaz gerekir (eski sisteme göre veya bazı katalog suçlarda). Bu kişi 6 yılını yattıktan sonra koşullu salıverilir; kalan 3 yıl denetimli serbestlik tedbiriyle dışarıda geçer. Bu örneklerden görüldüğü üzere, mahkemenin verdiği ceza ile cezaevinde yatılacak süre aynı değildir; infaz indirimleriyle daha az yatmak mümkündür. Tekerrür (mükerrirlik) veya özel infaz uygulamaları da süreleri etkiler: Örneğin hakkında ikinci kez mahkumiyet olanlara koşullu salıverilme daha geç uygulanabilir, bazı suçlulara ¾ kuralı uygulanabilir. Bu detaylar infaz kanununda belirtilmiştir. Ancak genel olarak vatandaşın bilmesi gereken, iyi hali koruduğu takdirde cezasının tamamını hapiste geçirmeyeceğidir. Kamuoyunda zaman zaman infaz indirimleriyle ilgili tartışmalar çıksa da, şu anki mevzuata göre çoğu cezanın yarısı cezaevinde geçirilip yarısı şartlı tahliyeyle denetimde tamamlanabilmektedir.


Denetimli serbestlik nedir, nasıl uygulanır? (5275 sayılı Kanun m.105/A)

Denetimli serbestlik, hükümlünün cezasının son bölümünü cezaevi dışında, belirli denetim ve yükümlülükler altında geçirmesini sağlayan bir infaz yöntemidir. Özellikle son yıllarda yapılan yasal değişikliklerle, cezasının belli süresi kalan hükümlülerin topluma kademeli geçişi hedeflenmiştir. 5275 sayılı İnfaz Kanunu’nun 105/A maddesine göre, hapis cezasının son 1 yılına kadar olan kısmı (bazı durumlarda 1,5 veya 2 yılına kadar) denetimli serbestlikle infaz edilebilir. Yani örneğin 5 yıl hapis cezası alan bir kişi, koşullu salıverilmesine 1 yıl kala cezaevinden çıkarılıp bu 1 yılı toplum içinde denetim altında tamamlayabilir. Denetimli serbestlik, bir yandan hükümlüyü özgürlüğe alıştırırken, diğer yandan toplumun güvenliği için onu kontrol etmeyi amaçlayan bir sistemdir. Bu kapsamda hükümlü, cezaevi idaresince belirlenen bazı yükümlülüklere tabi olur (aşağıda değinilecektir). Denetimli serbestlik süresi içinde hükümlü kurallara uyarsa, cezasını tamamladığında herhangi bir sorun yaşamadan özgürlüğüne kavuşur; fakat kuralları ihlal ederse, denetimli serbestliği iptal edilerek kalan cezasını cezaevinde çekmesi sağlanır. Denetimli serbestlik, ilk kez 2012’de 1 yıl olarak uygulanmaya başlamış, 2020’deki düzenlemelerle kadın, çocuk, yaşlı gibi gruplar için 1,5 – 3 yıla kadar uzatılan durumları olmuştur. Özetle, denetimli serbestlik cezanın son bölümünün sosyal hayat içinde denetlenerek infaz edilmesidir.


Denetimli serbestlikte hükümlü hangi yükümlülüklere tabidir?

Denetimli serbestlik tedbiri altındaki hükümlüye, cezaevi idaresi ve infaz hakimliği tarafından bazı yükümlülükler yüklenir. Bunların amacı, hükümlünün hem kontrolünü sağlamak hem de topluma uyumunu desteklemektir. Yaygın denetimli serbestlik yükümlülükleri şunlardır:

Belirli aralıklarla imza atma: Hükümlü, kendisine en yakın denetimli serbestlik şube müdürlüğüne veya karakola belli periyotlarla (ör. haftada 2 gün, ayda 1 gün vb.) giderek orada imza atar. Böylece gözetim altında olduğu süre boyunca takibi yapılır.

İkamet ve bölge sınırlaması: Hükümlü, denetim süresince adresini infaz birimlerine bildirmek ve orada ikamet etmek zorundadır; izinsiz adres değiştiremez. Genelde şehir dışına çıkması da izne bağlanır.

Eğitim veya programlara katılma: Bazı durumlarda hükümlüye, denetimli serbestlik süresinde bir kursa veya eğitim programına katılma yükümlülüğü verilebilir (örneğin öfke kontrolü semineri, meslek edindirme kursu gibi).

Toplum yararına bir işte çalışma: Kısa süreli hapis cezalarının yerine uygulanan denetimli serbestlikte sıkça görülen bir yükümlülüktür; hükümlü kamuya faydalı bir işte (belediye temizliği, ağaç dikme vb.) gönüllü veya düşük ücretli çalıştırılabilir.

Denetim görevlisiyle görüşme: Hükümlüye bir denetimli serbestlik memuru rehberlik eder; hükümlü belirlenen zamanlarda bu görevlilerle yüz yüze görüşüp durumu hakkında değerlendirme alır. Bu yükümlülüklere uymak zorunludur. Aksi halde önce uyarı, sonra ihlal halinde denetimli serbestlik kararının iptali gündeme gelir ve hükümlü kalan cezasını cezaevinde geçirmek üzere geri alınabilir.


Koşullu salıverilme hangi hallerde geri alınır?

Koşullu salıverilme ile serbest kalan hükümlü, bir anlamda deneme süresindedir. Bu deneme süresi, kalan cezasına eşdeğer bir süre (çoğunlukla en fazla 3-5 yıl) olup bu sürede hükümlünün iyi halini sürdürmesi beklenir. En önemli şart, kasten yeni bir suç işlememektir. Eğer hükümlü deneme süresinde kasıtlı bir suç işler ve mahkum olursa, koşullu salıverilmesi geri alınır. Bu durumda hem yeni işlediği suçun cezasını çeker, hem de koşullu salıverildiği dosyadaki kalan cezasını cezaevinde tamamlar. Örneğin 6 yıl hapis cezasının 3 yılını yatıp tahliye olan biri, tahliye olduktan sonra 1 yıl içinde kasten yaralama suçu işleyip 2 yıl ceza alırsa, hem bu 2 yılı hem de önceki dosyasından kalan 3 yılı çekmek üzere cezaevine döner. Koşullu salıverilmenin geri alınmasının bir diğer nedeni, denetimli serbestlik yükümlülüklerinin ihlali olabilir. Koşullu salıverilme ile salınan kişi, kalan cezası denetimli serbestlik tedbiriyle infaz edilirken kendisine yüklenen imza atma, programlara katılma vb. yükümlülükleri ağır ve sürekli olarak ihlal ederse, uyarılara rağmen uymamaya devam ederse, infaz hakimliği kararıyla koşullu salıverilmesi kaldırılabilir. Bu durumda da hükümlü yeniden cezaevine alınır ve kalan cezasını kapalı ortamda çeker. Özetle, koşullu salıverilme bir nevi şartlı özgürlük halidir; şartlara uyulmazsa bu özgürlük geri alınır.


Vatandaş için pratik yön: “Aldığım cezanın ne kadarını hapiste yatarım?”

Bu soru, pek çok kişi için kafa karıştırıcıdır çünkü mahkemenin verdiği ceza ile fiilen cezaevinde kalınan süre genellikle farklıdır. Genel bir perspektifle: İlk defa suç işlemiş ve ağır olmayan bir suçtan hüküm giymiş bir kişi, cezasının yarısını cezaevinde geçirip yarısında koşullu salıverilmeden yararlanabilir; ayrıca son 1 yıl kadarı da denetimli serbestlikte geçebileceği için, fiilen yattığı süre cezanın yarısından da az olabilir. Örneğin 2 yıl hapis cezası alan birinin infaz sistemi gereği hapiste kalması gerekmeyebilir bile – zira 2 yıl ve altı cezalar çoğu zaman ya ertelenir ya da denetimli serbestlikle hiç hapse girmeden çekilebilir. 5 yıl hapis cezası alan birinin ise güncel yasaya göre yaklaşık 2,5 yılını cezaevinde geçirmesi yeterli olabilir (kalanı şartlı tahliye + denetimli serbestlik). Tabii suçun niteliği (örneğin cinsel suçlar, terör suçları gibi istisnalar) bu hesapları değiştirebilir; bu tip suçlarda infaz indirimleri daha az uygulanır, örneğin koşullu salıverilme için ¾’ünü yatması gerekebilir. Tekrarlayan suçlarda da (mükerrir) infaz daha sıkıdır. Ancak ortalama bir vatandaş için – diyelim ki basit bir yaralamadan 1 yıl ceza aldı – muhtemelen hapse hiç girmez, cezası ertelenir. Ya da 3 yıl ceza aldı – bunun belki 1 yılını hapiste geçirir, kalanını denetimli serbestlikle dışarıda tamamlar. Bu örneklerden anlaşılacağı üzere, mahkemenin açıkladığı hapis süresi ile yatılacak süre farklıdır. Bu fark, infaz kanunundan kaynaklanır ve her dava için spesifik hesap yapmak gerekir. Dolayısıyla “cezamın ne kadarını yatarım” sorusunun kesin cevabı ancak infaz uzmanlarınca somut olaya göre verilebilir. Fakat bilinmesi gereken, infaz sistemimizin mahkumlara bazı indirim ve şartlı tahliye imkanları tanıdığı, dolayısıyla nadiren tam ceza süresinin hapiste yatırıldığıdır.


Bu yazı, hukuk bilimine katkı sağlamak maksadıyla kaleme alınmıştır.

 

Her somut olay, kendi özelinde ve koşulları çerçevesinde değerlendirilmelidir.

 

Bu yazı, herhangi bir kişi veya kuruma yönelik hukuki görüş teşkil etmemekte olup, sadece yüklendiği tarih itibarıyla yazarın mevzuata ve içtihata dair yorumunu göstermektedir. Yazar, okuyucuyla ilgili kendisine danışılmadığı sürece hiçbir sorumluluk kabul etmemektedir. Kanunlar, yönetmelikler ve uygulamalar zaman içerisinde değişir; çünkü hukuk ve muhakeme, insanlar yaşadıkça evrilmeye mahkumdur. Adil yargılanma ve kanunlara uygun bir muhakeme olduğu sürece, mevzuatın değişmesi sizleri endişelendirmesin.

 

Hukuki metinler, kanaatler ve yorumlar birer anlık fotoğraf gibidir; yalnızca çekildikleri zamanın gerçekliğini yansıtırlar. Bu nedenle, bu yazıda yer alan değerlendirmelerin ileride yürürlüğe girecek yeni düzenlemelerle geçerliliğini yitirmesi mümkündür.

 

Bu yazının içeriği, bir avukat-müvekkil ilişkisi doğurmaz ve yazıdan kaynaklı olarak doğabilecek herhangi bir zarardan dolayı sorumluluk kabul edilmez.

 

Mevzuat ve içtihat dışında, yazının tüm fikri hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeden alıntılanamaz; izinsiz şekilde kopyalanamaz veya herhangi bir mecra ya da platformda yayınlanamaz. Türkiye Barolar Birliği ile Adana Barosu’nun hakları saklıdır.

 

Hukukun ışığıyla yürümek isteyen herkese açık, samimi ve dürüst bir tartışma zemini sunmak dileğiyle…

 

Tüm hakları saklıdır, www.oguzgurlek.com

Son Yazılar

Hepsini Gör

Yorumlar


bottom of page