Hırsızlık Suçu ve Etkin Pişmanlık
- gurlekhukuk
- 10 Ağu
- 4 dakikada okunur
Hırsızlık Suçunun Temel Unsurları (TCK m.141): Türk Ceza Kanunu (TCK) md.141’e göre hırsızlık suçu, başkasına ait taşınır bir malın sahibinin rızası olmadan, kendine veya başkasına bir yarar sağlamak amacıyla bulunduğu yerden alınmasıyla oluşur. Bu tanımda, suça konu şeyin taşınır mal olması, failin zilyedin rızası olmadan alma fiilini işlemesi ve yarar sağlama kastıyla hareket etmesi temel unsurlardır. Hırsızlık suçu kasten işlenebilen bir malvarlığı suçudur; failin amacı malı bir daha geri vermemek üzere kendi denetimine geçirmektir. Suç tamamlandığında fail bir haksız kazanç elde ederken mağdurun mülkiyet hakkı ihlal edilmiş olur. Suçun basit şeklinde yaptırım 1 yıldan 3 yıla kadar hapistir. Hırsızlık suçu, 6352 sayılı Kanun’la şikâyete tabi olmaktan çıkarılmıştır (eski TCK’da bazı hafif haller şikâyete bağlıydı). Bu nedenle mağdurun şikâyeti aranmaksızın re’sen soruşturma yürütülür.
Nitelikli Hırsızlık Hâlleri (TCK m.142-143): Kanun, bazı hırsızlık fiillerini daha ağır cezayı gerektiren nitelikli haller olarak düzenlemiştir. TCK 142, hırsızlığın belirli yer ve durumlarda işlenmesini veya belirli araçlar kullanılmasını ağırlaştırıcı neden sayar. Örneğin; kamu kurumlarında veya ibadethanelerdeki eşyanın çalınması, afet bölgelerindeki eşyaların çalınması, elektrik enerjisi gibi faydaların çalınması gibi durumlar nitelikli haldir. Ayrıca TCK 142/2 uyarınca, kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından veya ölmesinden yararlanarak hırsızlık yapılması da nitelikli haldir. Bu duruma halk arasında “koruma zafiyetinden yararlanma” denir; örneğin baygın, engelli ya da çok yaşlı bir kişinin eşyasını almayı içerir.
Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık (örn. internet bankacılığı üzerinden hesaptan para çekme) de 142/2-(e) bendiyle nitelikli hırsızlıktır. Keza, kilit açma veya gizlice anahtar kopyalama gibi özel beceriyle yapılan hırsızlık, tanınmamak için özel önlem alarak veya resmi sıfat takınarak yapılan hırsızlık gibi haller de Kanunda sayılmıştır.
TCK 143 ise gece vakti işlenen hırsızlıkta verilecek cezanın yarı oranında artırılacağını hükme bağlar. Gece vakti (TCK m.6/e), güneşin batmasından bir saat sonra başlayıp doğmasına bir saat kala biten süre olarak tanımlıdır. Dolayısıyla gece yapılan hırsızlık suçlarında fail daha ağır ceza ile karşılaşacaktır.
Konut dokunulmazlığının ihlaliyle birlikte hırsızlık da uygulamada sık görülen bir bileşik durumdur: Fail, hırsızlık amacıyla bir ev veya işyerine izinsiz girerse ayrıca konut dokunulmazlığını ihlal suçu da oluşur. Kanun bu durumda (TCK 142/4) konut dokunulmazlığının ihlalinde şikayet aranmayacağını belirtmiştir. Bunun anlamı, ev sahibinin şikayeti olmasa bile hırsızlık amacıyla eve izinsiz giren failin konut dokunulmazlığını ihlal suçundan da cezai sorumluluğu bulunacağıdır.
Etkin Pişmanlık Hükümleri (TCK m.168) ve Sürelere Uyum: Hırsızlık suçunda failin işledikten sonra pişmanlık gösterip zararı gidermesi, cezada indirim sağlayan etkin pişmanlık hükümlerine tabidir (TCK m.168). Kanun, pişmanlığın ne zaman ve ne ölçüde gösterildiğine göre indirim oranlarını belirlemiştir: Eğer fail suç tamamlandıktan sonra, hakkında kovuşturma başlamadan önce mağdurun zararını tamamen karşılarsa cezasının 2/3’üne kadar indirim yapılabilir. Eğer pişmanlık dava açıldıktan sonra fakat hüküm verilmeden önce gösterilirse indirim oranı en fazla 1/2 olacaktır. Bu indirimler, failin çaldığı malı aynen iade etmesi veya zararı tazmin etmesi koşuluna bağlıdır. Kısmen ödeme halinde indirim için ayrıca mağdurun rızası aranmaktadır.
Süreler çok önemlidir: etkin pişmanlık, suç tamamlandıktan sonra uygulanır; eğer fiil teşebbüs aşamasında kalmışsa etkin pişmanlıktan söz edilemez, o durumda ancak “gönüllü vazgeçme” değerlendirilebilir. Fail yakalandıktan sonra zararı öderse indirim uygulanması yine mümkün (hükümden önce olduğu için) ancak daha düşük orandadır. Ayrıca yağma (gasp) suçu hırsızlıktan daha ağır bir suç olduğu için onun etkin pişmanlığında indirim oranları daha sınırlıdır (TCK 168/3, yağmada ilk aşamada 1/2 indirim).
Yargıtay’ın Hırsızlıkta Etkin Pişmanlığa Bakışı: Yargıtay, etkin pişmanlık hükümlerinin ancak suç tamamen oluştuğunda gündeme geleceğini vurgulamıştır. Teşebbüs aşamasında kalan (tamamlanmamış) bir hırsızlıkta etkin pişmanlık hükümleri uygulanmaz; zira burada gönüllü vazgeçme kavramı devreye girer. Yüksek Mahkeme kararlarında, failin zararı karşılama samimiyeti ve fiilin ortaya çıkarılmasından önce harekete geçip geçmediği de değerlendirilmektedir. Örneğin Yargıtay Ceza Genel Kurulu, sanık yakalandıktan sonra ödeme yapmışsa bunun gönüllü vazgeçme değil “yakalanma korkusuyla telafi” olabileceğine dikkat çekmiştir. Ayrıca Yargıtay, etkin pişmanlık talebinin süresinde olup olmadığını sıkı inceler. Bunun yanı sıra, Yargıtay’a göre etkin pişmanlık hükümleriyle amaçlanan, mağdurun zararının en kısa sürede giderilmesi ve toplumsal barışın tesisidir. Bu yüzden failin mümkün olan en erken aşamada pişmanlık gösterip suçun olumsuz neticelerini ortadan kaldırması beklenir. Yargıtay, etkin pişmanlığın kapsamına giren suçlar arasında sayılmayan bir fiile (örneğin “suç eşyasının satın alınması” suçu) kıyasen pişmanlık uygulanamayacağını, bunun kanunilik ilkesine aykırı olacağını belirtmektedir.
Bu yazı, hukuk bilimine katkı sağlamak maksadıyla kaleme alınmıştır.
Her somut olay, kendi özelinde ve koşulları çerçevesinde değerlendirilmelidir.
Bu yazı, herhangi bir kişi veya kuruma yönelik hukuki görüş teşkil etmemekte olup, sadece yüklendiği tarih itibarıyla yazarın mevzuata ve içtihata dair yorumunu göstermektedir. Yazar, okuyucuyla ilgili kendisine danışılmadığı sürece hiçbir sorumluluk kabul etmemektedir. Kanunlar, yönetmelikler ve uygulamalar zaman içerisinde değişir; çünkü hukuk ve muhakeme, insanlar yaşadıkça evrilmeye mahkumdur. Adil yargılanma ve kanunlara uygun bir muhakeme olduğu sürece, mevzuatın değişmesi sizleri endişelendirmesin.
Hukuki metinler, kanaatler ve yorumlar birer anlık fotoğraf gibidir; yalnızca çekildikleri zamanın gerçekliğini yansıtırlar. Bu nedenle, bu yazıda yer alan değerlendirmelerin ileride yürürlüğe girecek yeni düzenlemelerle geçerliliğini yitirmesi mümkündür.
Bu yazının içeriği, bir avukat-müvekkil ilişkisi doğurmaz ve yazıdan kaynaklı olarak doğabilecek herhangi bir zarardan dolayı sorumluluk kabul edilmez.
Mevzuat ve içtihat dışında, yazının tüm fikri hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeden alıntılanamaz; izinsiz şekilde kopyalanamaz veya herhangi bir mecra ya da platformda yayınlanamaz. Türkiye Barolar Birliği ile Adana Barosu’nun hakları saklıdır.
Hukukun ışığıyla yürümek isteyen herkese açık, samimi ve dürüst bir tartışma zemini sunmak dileğiyle…
Tüm hakları saklıdır, www.oguzgurlek.com
Yorumlar