Etkin Pişmanlık Kurumu: Hangi Suçlarda Uygulanır, Ne Sağlar?
- gurlekhukuk
- 28 Eyl
- 6 dakikada okunur
Etkin pişmanlığın amacı nedir? (TCK m.168, 192, 221)
Etkin pişmanlık, suç işleyen kişinin sonradan (suç tamamlandıktan sonra, eğer suçun icrasından önce hareketten vazgeçilirse, gönüllü vazgeçme olur.) pişmanlık gösterip gönüllü olarak suçun zararlarını gidermesi veya adalete yardımcı olması halinde, cezasında indirim yapılmasını ya da cezasız kalmasını sağlayan hukuki bir imkandır. Ceza siyasetindeki amacı, failin suçtan vazgeçmesini veya suç sonrası telafiye girişmesini özendirmektir. Kanun koyucu, belirli suç tiplerinde failin işlediği suçun sonuçlarını ortadan kaldırması veya yakalanmasına katkı sağlaması durumunda cezadan vazgeçme veya indirim yoluna giderek toplumsal yararı artırmayı hedefler. Örneğin çaldığı malı iade eden hırsızın cezasının azaltılması, hem mağdurun zararının karşılanması hem failin topluma kazandırılması açısından faydalı görülür. Bu nedenle etkin pişmanlık kurumu, ceza hukukunda bir nevi faille iş birliği halinde zararın telafisini teşvik eden bir mekanizmadır.
Etkin pişmanlık hangi suçlarda uygulanır?
Etkin pişmanlık genel bir kural olmayıp, kanunun özel olarak öngördüğü bazı suç tiplerinde uygulanabilir. Malvarlığına karşı suçlar kapsamında TCK 168. maddede düzenlenmiş olup hırsızlık, dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma, mala zarar verme, hileli iflas gibi suçları kapsar. Bu suçlarda fail, soruşturma başlamadan önce pişman olup çaldığı malı aynen iade eder veya zararı tamamen karşılarsa cezasının ⅔’üne kadarı indirilebilir. Soruşturma başladıktan sonra fakat mahkumiyet kararı verilmeden önce pişman olup zararı öderse indirim oranı ½’ye kadar olur. Yağma (gasp) suçu için de benzer hükümler uygulanır ancak indirim oranları biraz daha düşüktür (yağma daha ağır bir suç olduğu için, pişmanlık indirimleri ½ ve ⅓ oranındadır). Uyuşturucu suçlarında TCK 192. madde etkin pişmanlığı düzenler: Uyuşturucu madde kullanan kişi, yakalanmadan önce kendiliğinden başvurup tedavi talep ederse ceza almaz; uyuşturucu ticareti yapan kişi, yakalandıktan sonra pişman olup diğer suç ortaklarının yakalanmasına yardımcı olursa cezasında indirim yapılabilir. Örgütlü suçlar bakımından TCK 221’de önemli bir düzenleme vardır: Suç örgütüne üye kişi, örgüt faaliyetine katılmadan örgütten ayrılıp yetkililere teslim olur ve örgüt yapısını ortaya çıkarmaya elverişli bilgi verirse hiç ceza almaz. Örgüt yöneticisi olmayan diğer üyeler de, samimi iş birliği yaparak örgütün çökertilmesine katkıda bulunursa cezaları indirime tabi olur. Ayrıca rüşvet (TCK 254) gibi bazı kamu idaresine karşı suçlarda da belirli koşullarla etkin pişmanlık mümkündür (rüşvet alanın veya verenin olayı yetkililere bildirmesi gibi). Özetle, etkin pişmanlık hükümleri daha çok malvarlığına karşı suçlar, uyuşturucu ve örgüt suçları ile bazı kamu idaresi suçlarında uygulanır; kasten adam öldürme, yaralama, cinsel saldırı gibi suçlarda klasik etkin pişmanlık indirimi bulunmaz.
Pişmanlık beyanı ne zaman ve nasıl yapılmalıdır?
Etkin pişmanlıktan yararlanma şartları suç tipine göre farklılık gösterebilir ancak genelde iki ana evre söz konusudur:
(1) Kovuşturma başlamadan önce – Fail soruşturma (savcılık) aşamasında mağdurun zararını giderirse, pişmanlık en makbul seviyede kabul edilir. Bu durumda indirim veya cezasızlık imkanı en geniştir (örneğin hırsızlıkta kovuşturmadan önce çalınan mal geri verilirse ⅔ indirim, uyuşturucu kullanıcılarında yakalanmadan başvurursa cezasızlık gibi).
(2) Kovuşturma aşamasında, hükümden önce – Fail hakkında dava başladıktan sonra da pişmanlık gösterebilir. Bu durumda genellikle daha sınırlı bir indirim öngörülür (hırsızlıkta ½ indirim gibi). Örneğin fail, dava sürerken mağdurun zararını tamamen öder ya da suça iştirak edenleri teşhir ederse cezasında belli oranda indirim alır. Ancak hüküm verildikten sonra (mahkeme kararından sonra) kural olarak artık etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanılamaz; pişman olunsa bile cezada bir değişiklik olmaz. Bu yüzden failin en geç mahkeme kararından önce pişmanlık davranışını sergilemiş olması gerekir. Bazı suçlarda kanun, pişmanlığın erken gösterilmesi halinde davanın hiç açılmamasını dahi öngörür (örneğin TCK 168/5’e göre karşılıksız yararlanma suçunda fail soruşturma bitmeden zararı öderse dava açılmaz). Bazı doktrin ve içtihatlar, hüküm kesinleşene kadar (yağma suçu hariç) TCK m.168 kapsamında etkin pişmanlık kurumundan faydalanılabileceğini kabul etmiştir.
Etkin pişmanlık cezada indirim sağlar mı, yoksa cezayı tamamen kaldırır mı?
Bu, ilgili suçun kanun maddesindeki düzenlemeye bağlıdır. Bazı suçlarda etkin pişmanlık sadece cezada indirim sağlar; bazılarında ise fail hiç ceza almayabilir. Örneğin hırsızlık, dolandırıcılık gibi TCK 168 kapsamındaki suçlarda fail, zarar verdiği malı iade edip mağdurun zararını tam karşılarsa cezasında önemli oranda indirim yapılır (fakat tamamen ortadan kalkmaz). Yağma suçunda da pişmanlık halinde cezada indirim öngörülmüştür ancak hırsızlığa göre daha sınırlıdır (yarıya veya üçte birine kadar indirim). Buna karşılık uyuşturucu madde kullanma suçunda etkin pişmanlık, cezanın tamamen kaldırılmasını sağlar: Kişi uyuşturucu maddeyi kendi rızasıyla getirip teslim olursa hakkında ceza verilmez (TCK 192). Örgüt üyeliği suçunda da etkin pişmanlık cezasızlık getirebilir: Örgüt üyesi tüm bildiklerini anlatıp örgütü dağıtmada yardımcı olursa ceza almaz (TCK 221). Görüldüğü gibi, etkin pişmanlığın sonucu suçtan suça değişir. Kanun koyucu, failin eyleminin niteliğine göre bazen ödül olarak cezasını tamamen kaldırmakta, bazen sadece hafifletmektedir. Özetle, etkin pişmanlık bazı suçlarda davanın düşmesi (cezasızlık), bazılarında cezada indirim şeklinde sonuç doğurur. Failin ne ölçüde pişmanlık gösterdiği (erken ve eksiksiz olarak) bu sonucu belirleyen önemli bir faktördür.
Failin samimiyeti nasıl değerlendirilir? (Yargıtay kriterleri)
Failin etkin pişmanlıktan yararlanabilmesi için samimi olması, yani gerçekten kendi isteğiyle pişmanlık göstermesi aranır. Yargıtay, sırf cezadan kurtulmak için son anda yapılan yüzeysel pişmanlık beyanlarını samimi bulmamaktadır. Örneğin uyuşturucu satıcısı ancak yakalandıktan sonra itirafçı oluyorsa, indirim alabilmek için verdiği bilgilerin gerçek ve işe yarar olması beklenir. Yargıtay özellikle malvarlığı suçlarında failin zararı tamamen gidermiş olmasına dikkat eder – eksik veya göstermelik ödemeler etkin pişmanlık kapsamında sayılmayabilir. Örgüt suçlarında ise failin verdiği bilgilerin örgütün çözülmesine katkı sağlayıp sağlamadığı ölçülür. Kısacası, failin pişmanlığının gönüllülük derecesi ve etkisi değerlendirilir. Kanun da bazı hallerde “kısmen ödeme halinde mağdurun rızası aranır” gibi şartlar koyarak (TCK 168/4) failin gerçekten telafi ettiğinden emin olmak ister. Sonuç olarak etkin pişmanlık uygulamasında failin içtenliği, davranışlarıyla gösterdiği pişmanlığın ciddiyeti ve suçun ortaya çıkmasına/zararın giderilmesine katkısının büyüklüğü önem taşır. Bu hususlar takdir edilirken Yargıtay, failin pişmanlığı fırsat yakalanınca mecburen değil, kendi iradesiyle ve mümkün olan en erken aşamada göstermesi gerektiğini vurgular.
Etkin pişmanlığın mağdur üzerindeki etkisi nedir?
Etkin pişmanlık çoğu zaman mağdur açısından olumlu sonuçlar doğurur. Fail, pişmanlık gösterdiğinde genellikle mağdurun zararını karşılar veya suça dair önemli bilgiler vererek adaletin tecellisine hizmet eder. Örneğin dolandırıcılık mağduru kişi, failin etkin pişmanlığı sayesinde zararını geri alabilir. Bu, mağdurun uzun bir dava süreci beklemeden hakkına kavuşması anlamına gelir. Kanun da bazı durumlarda mağdurun memnuniyetini şart koşar: Örneğin fail zararın ancak bir kısmını ödeyebiliyorsa, bunun indirim sağlayabilmesi için mağdurun rızası aranır (TCK 168/4). Böylelikle mağdur isterse kısmi telafiye razı olup davanın çabuk kapanmasını sağlayabilir. Etkin pişmanlık, fail ile mağdur arasındaki husumeti de azaltabilir; failin özür dileyip zararı tazmin etmesi, mağdurun adalet duygusunu tatmin edebilir. Bununla birlikte, her suçta etkin pişmanlık mağdurun tatminiyle sonuçlanmaz. Bazı mağdurlar failin ceza almamasına tepki gösterebilir (özellikle duygusal boyutu yüksek suçlarda). Yine de hukuk düzeni, zararın onarılmasını öncelikli görerek belli suçlarda mağdurun menfaatini bu yolla korumayı tercih etmiştir. Özetle etkin pişmanlık, mağdurun maddi zararının giderilmesine öncelik tanıyan ve bu suretle ikincil iyileşmeyi sağlayan bir kurumdur.
Vatandaş için pratik yön: “Zararımı karşılarsam dava düşer mi?”
Bu, suçun türüne göre değişir. Bazı suçlarda evet, bazı suçlarda ise hayır. Örneğin hırsızlık, dolandırıcılık gibi suçlarda fail, çaldığı malı geri verip zararı öderse cezasında büyük indirim alır ancak dava düşmez (ceza verilmesi gerekir, sadece azaltılır). Karşılıksız yararlanma (örneğin kaçak elektrik kullanma) suçunda fail pişman olup soruşturma bitmeden zararı tazmin ederse dava hiç açılmaz. Uyuşturucu kullanma suçunda kişi kendi gelip teslim olursa zaten ceza verilmeyip hakkında dava açılmaz (TCK 192). Örgüt üyeliğinde teslim olup tüm bilgileri veren üye hakkında da ceza verilmez (TCK 221). Buna karşılık kasten yaralama gibi suçlarda zarar karşılansa bile dava düşmez, sadece mahkeme takdiri indirimi uygulayabilir. Görüldüğü üzere, zararın karşılanması veya özrün kabulu her suçta davayı düşürmez; ancak birçok suçta cezada indirim veya bazı işlemlerin uygulanmaması sonucunu doğurur.
Vatandaşlar açısından önemli olan şudur: Eğer istemeden de olsa bir suç işlemişseniz, mağdurun zararını olabildiğince çabuk ve tam karşılamak daima lehinizedir. Bu, hem vicdani bir sorumluluk hem de hukuken daha az ceza almanız veya hiç ceza almamanız sonucunu doğurabilir. Mağdur açısından da zararın hızlı giderilmesi avantajlıdır. Öte yandan, her durumda “parayı ödersem kurtulurum” düşüncesi doğru değildir; bazı suçlar şikayete bağlı olsa bile savcı kamu davası açabilir veya ağır suçlarda ödeme kurtuluş sağlamaz. En doğrusu, somut olayınızın etkin pişmanlık yasalarına uygun olup olmadığını bir hukukçuyla değerlendirmenizdir.
Bu yazı, hukuk bilimine katkı sağlamak maksadıyla kaleme alınmıştır.
Her somut olay, kendi özelinde ve koşulları çerçevesinde değerlendirilmelidir.
Bu yazı, herhangi bir kişi veya kuruma yönelik hukuki görüş teşkil etmemekte olup, sadece yüklendiği tarih itibarıyla yazarın mevzuata ve içtihata dair yorumunu göstermektedir. Yazar, okuyucuyla ilgili kendisine danışılmadığı sürece hiçbir sorumluluk kabul etmemektedir. Kanunlar, yönetmelikler ve uygulamalar zaman içerisinde değişir; çünkü hukuk ve muhakeme, insanlar yaşadıkça evrilmeye mahkumdur. Adil yargılanma ve kanunlara uygun bir muhakeme olduğu sürece, mevzuatın değişmesi sizleri endişelendirmesin.
Hukuki metinler, kanaatler ve yorumlar birer anlık fotoğraf gibidir; yalnızca çekildikleri zamanın gerçekliğini yansıtırlar. Bu nedenle, bu yazıda yer alan değerlendirmelerin ileride yürürlüğe girecek yeni düzenlemelerle geçerliliğini yitirmesi mümkündür.
Bu yazının içeriği, bir avukat-müvekkil ilişkisi doğurmaz ve yazıdan kaynaklı olarak doğabilecek herhangi bir zarardan dolayı sorumluluk kabul edilmez.
Mevzuat ve içtihat dışında, yazının tüm fikri hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeden alıntılanamaz; izinsiz şekilde kopyalanamaz veya herhangi bir mecra ya da platformda yayınlanamaz. Türkiye Barolar Birliği ile Adana Barosu’nun hakları saklıdır.
Hukukun ışığıyla yürümek isteyen herkese açık, samimi ve dürüst bir tartışma zemini sunmak dileğiyle…
Tüm hakları saklıdır, www.oguzgurlek.com
Yorumlar